17 Nisan 2015 Cuma

NEFES, AĞRI,ASTIM ve DAHASI

Yavaş, derin, dingin, hacimli, diyafram kasımızı çalıştırarak, hiç zorlama olmadan, doğal bir biçimde, elimizden geldiğince dik oturarak, burnumuzdan alıp verdiğimiz nefes doğal ve doğru nefestir. Aslında bedenimizin, doğumundan itibaren yaptığı bu doğal nefesi, yine doğal olan, savunma mekanizmamız ( savaş veya kaç) bozar. Genlerimize yerleşmiş ve çokta gerekli olan; yaşam savaşında yeri gelince hayat kurtarıcı rol oynayan, herhangi bir durumla savaşmak veya kaçmak bedeni tetikte tutar. Zamanında vahşi doğaya karşı verdığimiz bu mücadele şimdi trafik, iş hayatı, sınav gibi konulara döndü. Tabii ki önemli konular. Ancak beden tarafından, üzerine doğru gelen bir aslan kadar hayati olarak algılanıp, benzer tepkiler ( savaş veya kaç!) gösteriliyor. Ani veya kısa süreli tepki hayatidir, örneğin trafikte. Ancak bu faydalı olan stres durumunu, maalesef uzun sürdürüyoruz. Savaş veya kaç anlarında verdiğimiz ani tepkiler, adrenalin yükselmesi, sık nefes veya nefes tutma olayını sürekli hale getiriyoruz. Basit dahi olsa, her duruma aynı tepkiyi veriyoruz. Gün içinde dikkat ederseniz, ne kadar çok nefes tuttuğunuzun farkına varacaksınız.
  Bedenimiz oksijen kullanımında, önceliği beyin ve sinirlere verir. Kaslarımız bir hayat tarzı haline dönmüş olan, eksik nefeslere uzunca bir süre dayanabilir. Ancak beyin, alınan oksijenin %20 sini kullanarak ihtiyaçta ne kadar önde olduğunu gösterir. Bu arada sinirler yeterli oksijen almazsa beslenemez. Örneğin siyatik siniri; belden ayak parmaklarına vücudu boydan boya kateder. Görüldüğü gibi bu kadar geniş bir alana hakim bir sinir ağında,  yetersiz oksijen gerginlik yaratırsa, yansıması da büyük olur. Basit bir eşya kaldırırken veya ters bir harekette, şimşek çaktı gibi tabirlerle anlatılan durum, uzmanlar tarafından nefesle de ilişkilendiriliyor. Ağrının nefesle ilişkisinin yapıldığı araştırmalarda; derin nefeslerin, sinirlerde rahatlama sağladığı, ağrılarda azalma görüldüğü, daha önce bel problemi yaşayanların gündelik yaşamda nefes sayesinde ağrı kesicilere daha az baş vurdukları gözlenmiş. Sadece siyatik sinirinde değil, baş ağrısında da nefes egzersizi ağrıyı azaltmada etkili. Nefes, kalbin daha düzenli atması, beyin faaliyetinde rahatlama, kaslarda ağrı azalması ve esneklik gibi birçok faydayı beraberinde getiriyor. Maalesef yaşadığımız sebepsiz yorgunluk ve kas problemlerini normal karşılarız. Oysa oksijensiz kalmış bedenin verdiği öncü sinyaller olabileceğini düşünmeliyiz. Normalde akciğer kapasitesinin %25 kadarını kullanıyoruz. Bilinçli nefes egzersizleriyle bu oran %65 civarlarına çıkabiliyor. Bu oranlar durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Bu kadar zayıf nefeslerle başarılı ve sağlıklı nesiller nasıl yetişir? Sporsuz, bahçesiz, gezmeyi AVM sanan, televizyon başı insanlar olmuşuz.
     Diyafram; göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran kastır. Aldığımız derin diyafram nefesleri, diyafram kasını aşağıya doğru iterek akciğerlerimizin kapasitesini arttırır. Nefes sırasında diyafram kası iç organlara masaj yapar, yavaş kan akışını hızlandırarak dengeler. Burundan alınan nefes, burun kılları ve mukozası sayesinde temiz, nemli ve ılınmış halde alındığı için daha sağlıklıdır, ağızdan alınan yanlış nefesler gibi boğazı kurutmaz. Ayrıca burun nefesinde, alınan hava  miktarı daha fazladır ve diyafram kası, kendiliğinden doğal ve sorunsuz kullanılır. Yavaş nefes ve nefesler arasındaki en az 4 saniyelik beklemeler oksijenin kana karışabilmasi için geçmesi gereken mecburi süredir. Az alındıktan sonra, beklemeden verilen nefes, az oksijenden dolayı kanı asitlendirir. Asitlenen kanda; oksijen taşıyan hemoglobinler, oksijeni ihtiyacı olan hücrelere bırakamaz, çünkü ancak kanın alkali olma durumunda oksijen- hemoglobin bağı gevşer, oksijen serbest kalır ve rahatça hücrelere girer. Bu hayati bir durumdur. YANLIŞ NEFES; ASITLI YIYECEKLER KADAR, RAHATÇA KANI ASITLENDIREBILIR. Panik atak durumu araştırılmış ve yanlış nefesin kısırdöngü yarattığı, panik atakları taklit ederek işin içinden çıkılmaz bir hale getirdiği anlaşılmış. Eğitimli doğru nefeslerle panik atak sıklıkları azaltılabilmiş, daha hafif atlatılabilir olmuştur.
      Az miktarda alınıp, tamamıyla boşaltılamayan nefes durumunda, akciğerlerde hep kirli hava kalır. Astımlılarda yapılan araştırmalarda, genelde bu şekilde nefes aldıkları belirlenmiş. Doğru nefes egzersizleriyle, astım krizleri sıklığının azaldığı, nefes kalitesi ve hacminde artış olduğu görülmüş. Nefesi tam boşaltamamak konusunda ise; yaşamda bir şeyleri bırakamamak, sıkı sıkıya bağlanmak gibi psikolojik bir çok sonuçlara varılmış ve nefesle çözümler bulunmuş. Aldığımız nefes tipi; duygusal yaşamımızı, stres durumumuzu ve hayata bakış açımızı ele verir ve doğru nefes fiziksel, zihinsel ve ruhsal yönden denge getirir.
      Oksijen beden için, hücrelerde yağ yakımı sağlayarak enerji ihtiyacını karşılar. Derin nefes; alınan oksijeni arttırarak, yağ yakımını hızlandırır. Vücut daha enerjik olur, metabolizma hızlanır. Oksijen, metabolizma için hücrelerdeki yaşam kaynağıdır ve azlığı durumu, geri dönülemez sonuçlara yol açar.
  Oksijensiz ortamda hücrelerimiz ya ölecektir ya da baş kaldırarak, tabiatına aykırı olarak şekerle beslenip oksijensiz soluma yaparak, KANSER HÜCRESI olarak yaşam savaşına devam edecektir. Yani kanser hücresi yabancı değil, öz hücremizdir. Sadece bu bilgi bile nefesin kıymetini ortaya koyar.
 Ancak hangi nefesin? Havalandırılmamış evlerdeki veya ortak havalandırma kullanılan AVM  sinema, plaza gibi yerlerdeki, kışın kömür dumanına boğulmuş şehrimizdeki, egzoz gazı kokusu içinde yaptığımız sabah yürüyüşlerindeki derin nefeslerden bize ne hayır gelir? Büyük kentlerde temiz hava bulmak zor. Trafiğin tenha olduğu, sobaların daha yanmadığı sabahın erken saatlerini denk getirelim. Ayrıca aldığımız nefesin kaliteli ve temiz olması için evlerimizde küf olmamasına dikkat edelim. Çünkü küf sporları, evimizin havasına yayılır ve aldığımız nefesle ciğerlerimize yerleşip ciddi problemler yapar, dikkat edelim. Derin nefesler akciğerlerimizi temiz tutar ve mikrop yerleşmesini önler. Akciğerlerimizi bir süngere benzetebiliriz. Zayıf nefesler akciğeri fazla nemli tutar, aldığı nefes hacmi azalır ve mikrop üremesine zemin hazırlanmış olur. Evdeki toz da küf gibi nefes sağlığımız için, en az düzeye indirilmelidir.
     Nefes teknikleri çok çeşitlidir ve okuyarak değil görerek daha kolay anlaşılır. Birçok uzmanın yer aldığı, güzel ve eğitici biçimde hazırlanmış olan, nefes egzersizi görsellerinin izlenmesi bence daha kesin ve doğru sonuç verir. Bu sebepten dolayı nefes yöntemini yazmak istemiyorum. Yanlış uygulanan nefes boğazda, nefes yolunda zorlanma yapabilir, eksik ve tazelenmeyen bir nefes haline gelip sağlığı bozabilir. Ayrıca beli sıkan bir kıyafet, diyafram kasının hareketine müsaade etmeyen yanlış oturuş, fazla dolu mide, stres gibi durumlar nefes bozucudur. Özellikle bir kaç değişik uzmandan değişik nefes egzersizleri izleyin, tam anladığınızdan emin olun, öyle nefes egzersizlerine başlayın.
  Dinlenme ve spor nefesleri farklıdır. Spor nefesi hareketle senkronize olarak burundan alınır, ağızdan verilir. Normal tempo yürüyüşlerinde dinlenme nefesi gibi burundan alınıp verilir, ancak nefes verdikten sonra beklemeden alınır. Nefesin doğal bir şey olduğunu, zorlanmamamız gerektiğini unutmayalım. Burun tıkanıklığı olanlar nefes egzersizlerini buharla nemlendirilmiş ortamda yapmalılar. (Buhar suyuna adaçayı, papatya, hatmi çiçeği gibi faydalı bitkiler eklenebilir). Çünkü ağız nefesleri boğaz kuruluğu yapar.
     Araştırmalar, istatistikler, yüzdeler, oranlar... Sayfalar dolusu nefesin ayrıntılı bilgileri... Her şey nefesin doğal kullanımını sağlamak adına önem atfediyor. Ancak insanlar hala bunu ne kadar yapacağım, bana ne faydası var, şu hastalığımı da geçirirmi gibi sorularla işin özünden uzaklaşıyor. Faydasına göre karar verme huyumuz, bilim insanlarını bizi ikna etmeye mecbur bırakıyor. Komik olan kendi özümüzden o kadar uzaklaşmışız ki aslında kendiliğinden olması gereken nefesin bize anlatılması öğretilmesi gerekiyor. Doğala dönmek zorundayız. Faydalı bitkiler zaten günlük yaşamımızda abartısız ve tamamen doğal bir biçimde yer almalıydı. Biyolojik saatimiz zaten doğal olarak tıkır tıkır işlemeliydi. Metabolizma yavaşlamasını çok garip bulmalıydık. Önce doğal olunur, sonra sağlık kendiliğinden gelir. Sağlık için doğaldan uzak her uygulama veya doğal diye yaptığımız her  aşırılık bizi daha da işin içinden çıkılmaz hale getiriyor. ARTIK DOĞALA DÖNMEK İÇİN İKNA BEKLEMEYELİM. Doğal ve dengeli bir uygulama için fayda aranmaz, zaten bizi doğala ulaştırarak en yüksek faydayı sağlamıştır.

            HOŞÇAKALIN, ĐOĞAL KALIN.